top of page

Benim Bölgem Her Şeyi ile Güzeldir!

Herkese merhaba.

Bölgemiz için turizm üzerine önemli toplantılar sıklaştırılmış, proje destekleri açıklanmış, yatırımlar gerçekleşmiştir. Ve halen devam etmektedir. Her geçen yıl üzerine ne kattık, nelerden ders aldık, planların ne kadarını gerçekleştirebiliyoruz ve bunu gerçekleştirebilme yeteneğimiz nedir diye düşünüyorum.

İsviçre, Avrupa’da en sevdiğim ülkelerden biri. İster Trabzon’umuza bakın, ister İsviçre tarafından bakın birbirlerine benzer yönleri vardır. Peki neden şimdi böyle bir karşılaştırma işine girdim; çünkü gerek İsviçre’den gelen konuklarım gerek arkadaşlarım ve gezilerim esnasında gerçekleştirdiğim sohbetler ve tecrübeler sonucunda yaşadığımız bölge ile benzerliklerinin gerçek olduğudur. Ortak özelliklerimiz ve aslında avantajlarımız varken neden bölgemiz giderek doğasından uzaklaşıyor?

Örnek olarak bir müşterimize Uzungöl’ün fotoğrafını gösterdiğim zaman tepkisi şu şekilde oldu: “Burası tamamen İsviçre!“ Yalnız belirtmem gerekir ki gösterdiğim fotoğraf Uzungöl’ün eski bir fotoğrafıydı; güzel zamanlarından...

Uzungöl (2008 öncesi)

Yeşillerin arasında parlayan mavilik artık betonarme veya taş yapılar arasında sıkışmış. Gelişi güzel dikilen pansiyon ve otellerin artışı, restorantların yeterli hizmeti sağlayamaması, turist ayrımcılığı hatta tabelaların düzensiz olması bile artık Uzungöl’ü güzelliğinden uzaklaştırdı. Bu artışa ayak uyduramayan otoparkların yetersizliği, arabaların ve otobüslerin fazlalılığı, yol kenarı parkları da daha kötü görüntü ve çevre kirliliğine sebep veriyor.

Bana sorarsanız bir yerden başlamak gerekirse düzeltmek için; bu güzel bölgede araba parkına izin vermeyin. Hatta araba giremesin. Belirli bölüme kadar müsade edilen araba park yerinden sonra ringlerle yada özel tasarlanan elektrikli araçlarla Uzungöl girişi sağlansın; bakalım ne kadar büyük farklılık karşımıza çıkacak? Muhteşem doğa görünümünü bu fikirle başlatalım.

Doğamıza yakışan yapılar üretmek, duvarlarını korumayı bırakın restorasyon konusunda da başarılı olduğumuz söylenemez. Tarihi yapıları günümüzde korumak isterken modern bir yapı elde ediyoruz veya yapıların kendi malzemelerinden ve tarihinden uzaklaşarak ortaya karmaşık bir dönem mimarisi çıkartıyoruz. Kunduracılar caddesinde kalan tarihi görselden ne kadarı kaldı? Akçaabat Orta Mahalleyi tarihi bir şekilde koruyabilecek miyiz? 2018 yılına kadar kapatılan ve turistlerin göz bebeği Sümela Manastırı için nasıl bir sonuç çıkacak?

Turistik mekanlarının tarihi duvarlarında yapıdan çok yazılar, resim çalışmaları yada ilan-ı aşklar görüyoruz. Bu dokuya zarar vermenin yaptırımı nedir veya dokuları ne kadar iyi korunabiliyor? Ben çevremde her zaman söylerim bizim ülkemizin en büyük eksiklerinden biri kural ihlallerine karşı büyük yaptırımların uygulanmasıdır.. Park cezaları bile yüksek miktarlarda uygulanırsa; üç şeritli Gazipaşa Caddesi’nin biri belediye otoparkı olmak üzere iki şeridi park olarak kullanılamazdı.

Park demişken; peki ya ulaşım? Şehir içi yollarımız bir harika ki sormayın; yeni yapılan asfalt yollar eskinin taşlı yollarından çok sallıyor. Trabzon meydana giriş yolları ya yan şerit otoparklarından yada dolmuş duraklarının kalabalığından tıkanıyor.

Doğu Karadeniz’in doğasını kendi başarısızlıklarımızla öldürüyoruz. Karadeniz kıyı yollarında virajları döndükten sonra karşılaştığınız yüksek rakımlı doğa görünümü yerini yüksek katlı apartmanlara bırakıyor.

Bu kadar betonarme görüntünün arttığı bir bölgede yapılan parklara baktığınız zaman yine taşların, ahşap yapıların bol olduğu bir tasarım yapıp yeşilliğe ve ağaçlara önem vermezseniz parktan bile keyif alamıyorsunuz.

Kıyı şeritlerinden başlayıp yukarılara doğru yol alalım; doğru etkinlik alanları yaratılamıyor. Daha verimli üretim yapmadan turistlerin sürekliliğini bekliyoruz.

Şimdi gezdiğim gördüğüm benim olsun demeden fikirlerimi ve Trabzon’da uygulanması gereken önerilerimi sizlere sunuyorum:

Trabzon Sahil Planı
Eski Opera Binası Trabzon
  1. Parkları daha çok yeşillendirilmeli. Daha çok ağaç dikilerek insanlar mimarisi hoş olmayan yapılarda oturmak yerine ağaçların altında veya banklarda oturmalı. Ayrıca yeniden yapılanmalar ya da dönüşümler betonarmeye boğulmamalı.

  2. Atatürk köşkü kavşağından başlayıp beşirli son cebe ayrılan bölgede yer alan araba park ceplerine denize doğru uzanan farklı konsept içeren yeme-içme mekanları ile değerlendirilmeli. Böylece otopark sorunu da olmaz. Balıkçılara dokunmadan aynı yerinde kalmalı.

  3. Bölgede bulunan bütün restorantlara yatırım desteğinden çok hizmet ve dil eğitimleri konusunda destekler sıklaştırılmalı, hizmet kalitesi arttırılmalı. Hizmet sektöründe “hizmet” hafife alınmamalı.

  4. K.Maraş caddesi trafiğe kapatılmalı. Sokaklar etkinlik alanları veya kafeler için planlanmalı. Trafik için sahil merkez olmalı ve meydana çıkış alternatif ulaşım ile sağlanmalı ve ücretsiz olmalı.

  5. Boztepe’ye çıkış için kesinlikle alternatif ulaşım sistemi sağlanmalı.

  6. Eski belediye binası ve çevresi sanat üzerine tahsis edilmeli; şehrin göbeğinde muhteşem bir sanat merkezi olmalı. Böylece yol uğruna ortadan kaldırılan opera binasının ruhu canlanmalı.

  7. Sanat sokağı sayısı arttırılmalı ve sanat etkinlikleri düzenlenmeli; şarkılar ve şiirler söylenmeli ve resimler yapılmalı. Sokak adları Trabzonlu sanatçılar ile değerlendirilmeli.

  8. Trabzon’un en önemli üretimlerinden fındığın müzesi kurulmalı. Fındığın tarihi, çeşitleri ve önemi anlatılmalı. (Bu konu ile tasarımı farklı bir yazı ile paylaşacağım.)

  9. Turist Danışma Ofisi, resmi daire havası olmamalı. İnsanların kendilerinin cevaplarını alabileceği teknolojik ekranlarla donatılmalı. Hem modern hem de Trabzon kültürünü yansıtan bir iç mimari ile turist karşılanmalı.

  10. Akçaabat tarihi Orta mahalle evleri arasında butik oteller, kafeler ve yöresel olarak insanlar ürettiklerini sergilemeli ve satmalı.

  11. Beşikdüzü, Vakfıkebir ve Kaşüstü sahili yeniden tasarlanmalı. Trabzon’un sahil şehri olduğu hatırlanmalı.

  12. Trabzon etkinlikleri; sadece şehir dışında veya yurt dışında planlanmamalı. Onlara ayrılan bütçe ile insanlar Trabzon’a çekilmeli. Trabzon tanıtımını kendi yapmalı.

Trabzon’umuz için tek istediğim yatırımcısından sanayicisine, turistinden bölge halkına herkes kazansın, bu bölge kazansın. Fotoğraflarda eski güzellikleri özleyip, farklı ülkeler ne güzel demektense, herkes “benim bölgem her şeyi ile güzeldir!” demek ister.

Yaşadığımız bu bölgede geleceğe daha iyi bir yaşam bırakmak için düşüncelerim her zaman var olacaktır.

Daha nice projelerimi zamanla sizlerle paylaşmak üzere herkese iyi günler dilerim.

Bahsetmiş olduğum park örneği

GÜNCEL
SON PAYLAŞIMLAR
bottom of page