top of page

Beklentilerimizin her şeyi. Bölüm II

Herkese merhaba.

Kaleme aldığım “Beklentilerimizin Herşeyi… Bölüm I” yazısının devamı olarak farklı beklentilerimizin devamını bu bölümde sizlerle paylaşıyorum.

Bir önceki bölümde, satın aldığımız ürünlerden beklentilerimiz; bizlere uygun olarak görünen ve güvenli bir şekilde alışveriş yaptığımız markalardan ürün almak ve üreticilerin de müşteri odaklı üretim yapmalarının örneğini sunmuştum. Bu örnek içerisinde IKEA markasını ele alarak kalıcı bir görsel sunmak istedim.

Yine IKEA markasını ele alarak devam etmek istiyorum.

IKEA, bir isveç markasıdır; bunu herkes bilir.

IKEA Ankara Mağaza Girişi

Mağazalarda dikkat çekmenizi istediğim ve bu bölümde konu almamın diğer sebebi de; kendi kültürleri ile beraber hareket etmeleridir. Mağaza içerisinde yer alan bulunan restorantlar veya marketler isveç marka ürünler satıyor. Ürünler isveç dilindedir,mağazalar bayraklarının renklerini taşır ve daha içeriye girerken “İsveç Köfte” afişi ile karşılaşırsınız. Ve lütfen dikkate alın; bu afişten daha önceki stantta “Hej!” yazar ve altına da eklenir; “Hej isveç dilinde merhaba demektir.” ve çıkışta da aynı şekilde uğurlanırsınız. Bu stant beni çok düşündürür. Dünya’nın birçok noktasında mağazanız var ve kültürlerinizle beraber o noktaya ulaşıyorsunuz.

Bu konuya örnek olarak Dünya’nın en çok bölgesine uçan hava yolları olma özelliğine sahip olan Türk Hava Yolları, yakın bir zaman içerisinde “We’r from Turkey” projesi ile bir çok noktaya Türk ürünlerini sunmasını verebilirim. Bu da heyecan verici bir çalışmadır.

İnternet sayfamın girişinde ilk iletişimin, yani önce kendinizi ifade etmenin, kendinizi tanıtmanın öneminden bahsettim. Beklentilerimizin arasında iyi hizmet ve iyi ürün almak vardır. Güvendiğimiz ve sevdiğimiz yerden alışveriş yapmak isteriz. Çok klasiktir; yurt dışından herhangi bir misafir geldiğinde ya da siz misafir olarak gittiğinizde karşı tarafın konuşma diliyle olsun kendi konuşma dilinizle olsun, etkileşimi yakalamak her iki taraf için de sempatik bir ortam yaratır. Bu, bir sonraki ilişkilerinizde olumlu ve kalıcı bir adımdır.

Yurt dışı fuarlarında stant ziyaretçileri türk bayrağını gördüğü zaman “merhaba” dediğinde bile bir sonra gelişen iletişimi düşünün.

Farklı kültürleri sunmak baskı mıdır?

İsveç kültürü, sadece ürünlerinde yada mağazalarında değil, yönetim anlayışında da mevcut. Bu anlayış üzerine kurulduğu için karşımıza bu uygulamalar çıkıyor. Kültürler arası faaliyet gösteren büyük bir şirket olmak kolay değil. IKEA, bazı ülkelerde sorun yaşamıyor da değil, esneklik göstermesi gereken, tabuların kırıldığı noktalar oluyor. Reklamlarınız, hizmet anlayışınız bulunduğunuz coğrafyaya göre değişiklik göstermek zorundadır.

Araştırdığım kadarıyla bunun bir baskı olduğu düşüncesi de var. Ben öyle düşünmüyorum. Kültür,toplumun yani onu oluşturan insanların değerleridir. Farklı kültürler, farklı bir bakış açısıdır; “bakışınız bu olacak” diye bir zorlama değildir.

Bilmiyorum yurt dışında mağazaları olan Türk firmalarının böyle bir uygulamaları var mı; benim şahit olduğum yok. Biz ki tarihimiz boyunca misafirperver, kültürüne bağımlı, örf ve adetlerine sahip çıkan milletiz; bunu birçoğumuz başarabiliriz.

Böyle uygulamalara baskı dedikten sonra aslına kendi içimizdekilere dönüp nasıl bakamıyoruz anlamıyorum. Bizim en büyük problemlerimizden biri; birçoğumuz “marketing specialist” yada “human resources management” bölümünün bir parçası olduk. İnternet adresleri içerisinde ingilizce sekmesi bile yokken “Wedding Photograpy” ile kendimizi sunabiliyor ya da mağaza camlarına kocaman “SALE” yazabiliyoruz. Hatta en acısını yine örnek göstermek gerekirse; biz yerli bir imalatçı olmamıza rağmen katıldığımız bir fuarda, yabancı bir markanın Türkiye distribütörü olan “marketing manager” gelip tebrik etmek yerine, “siz bu piyasada ne yapabilirsiniz ki?” diye kendi ülkesinin imalatına karşı çıkabiliyor. Bu paragrafı sadece bir not olarak kabul edin; bu konuyu daha detaylı olarak ilerleyen zamanlarda kaleme alacağımdan emin olabilirsiniz.

Türk imalatını en iyi şekilde sunmak

Bauma Münih 2013

Yabancı bir örnek vererek sadece Türk imalatının bakış açısını değerlendirmek istedim. Yerli bir üretici ve tüketici olarak, yerli malını her zaman savunurum ve savunacağım. Şartlarımıza rağmen ortaya çıkardığımız iş gücü ve el işçiliği ya da ustalarımızın sanatkarlığı hiç bir yerde yoktur. Üretim demek sadece ürün ortaya çıkarmak demek değildir. Yerli üretim konusunda ön yargılarımız yoktur, üretebilme gücümüz var ancak belirtmek isterim ki; düşüncelerimizde bir takım değişikliğe yada var olan düşüncelere yenisini eklemeye ihtiyaç vardır.

Çok güzel tüketiriz ancak bir o kadar üretmemiz ya da hizmet sunmamız ve beklentilere yeterli cevabı vermemiz gerekmektedir. Burada sizlerle paylaşmak istediğim ana düşünce budur.

Beklentilerimizin her şeyi diyorduk; marka yada şirket güvenli olsun, sağlıklı olsun, iyi hizmet ve ürün sağlasın ama Türk imalatı da en iyi şekilde sunulsun ve bütün beklentilere cevap vermesi de beklentilerimizin en üst sıralarındadır.


GÜNCEL
SON PAYLAŞIMLAR
bottom of page