Şiirler için lütfen üzerine tıklayınız.
ŞİİRLERİM
YALNIZ
Kim demiş bir yalnızlık var gecelerde diye…
Bakadurduğun tavan var,
Başını yasladığın bir yastık,
Zamanla dokunmamaktan keçeleşmiş hayallerin var.
Biraz soğukluk,
Biraz sessizlik,
Biraz burukluk var.
Her şeyden önce içimdeki özlemle beraber ben varım,
Bir de aklındaki benimle sen...
Ayrı geçirdiğimiz bir gece bile olsa dahi,
Birlikte olmaya bir kaç saat daha var.
Kim demiş bir yalnızlık var gecelerde diye...
Yalnız “biz” varız,
“-lık” uzun süre önce düşmüştü kelimelerden.
ZAMAN
Zaman, yaralı bir kuşun kanatlarına sıkışmış özgürlük gibi,
Mahsur kalmış sessizlik nöbetlerinde…
Gece, yeni güne selam durmuş,
Ve dün arkasına bakmadan çekip gitmiş sessizce…
Her anını bana sor bugünün,
Düşünedurduğum dakikaların, saatlerin toplamını,
Fotoğrafa poz veren bulutların endamını,
Başımda dikilen yıldızların,
Yerdeki taşların, yaprakların,
Hungarca atılmış izmaritlerin sayısını sor…
Onlarca attığım adımlara rağmen,
Sanki hep olduğum yerdeki beni, bana sor…
Burada henüz özgür kalmış düşüncelerin,
Özellikle de özlediklerimi düşünmenin güzelliğine rağmen,
İnsan yine de soruyor kendine;
Acaba biri de beni düşünüp özlemekten,
Derin bir nefes çekiyor mu içine?
TOZ
Zaman alıp gidiyor,
Ömrümden, sevginden, saygından…
Giden yine kendinden gidiyor,
Geri hep toz kalıyor insanlıktan,
Oflasan, o da uçup gidecek gibi…
TAKVİM
Takvim satırları hiç bu kadar çekmemişti yokluğu,
At ve at ne çizikler bitiyor,
Ne sayfalar ne susmalar…
Zifiri karanlık dertlerimi,
Parlament mavisi gökyüzüne anlatsam,
Çaresi yok, uymuyor tonlar…
Çek ve çek bir nefes daha içine,
Biraz daha vakit geçiyor,
Sıcak esen rüzgar, duman ve karları altında…
Bazen sessizlik ne kadar da iyi geliyor,
Gün geçtikçe çoğalan,
Özlediklerinin tıkırtılarını duyuyorsun kafanda,
Say ve yine say sayılı günleri,
Uzak gelse de, bir gün geleceğine inandım,
Kavuşacaklarımın…
ANLATMAK İSTEDİM
Geldi yine koyu karanlık sohbet vakitleri…
Artık yapmam gereken;
Işığı söndürmek ve uzanmak yatağıma…
Gün boyu yordukça yoran düşünceleri serdiğimde,
Bir türlü ısınamayan yatağıma…
Kendimleyim.
Kendimdeyim.
Şimdi benden iyi dertleşen,
Benden iyi konuşan yok bu gece.
Kelimelerle aram şahane,
Sola döndüğümde bana bakan duvar geveze.
Çok geçmeyecek üstüne ama; perde kapanacak…
Gün içinde, kendi içimde çözemediklerime rağmen,
Gözlerim yeni günü görme şükrüne uyanacak,
Ve şöyle diyecek;
Aslında benden iyi susan da yok.
Çünkü aslında anlatmak istediğimi,
Daha ilk saniyelerde gözlerimi açamadan,
Ciğerlerimde hissettiğim o ateşle,
Bir sıkımlık canımla attığım koca çığlıklarla anlattım insanlara…
Bugüne kadar çok şey yaptığım,
Ama birşeyler yapmadığımda tanıdığım insanlara…
İŞTE SON
Ne farklı bir büyüsü var doğanın,
Sırtımı geriye iyice yaslamış,
Heyecanımı nefesime saklamış,
Ve onu kaybetmemek için,
Geçen tüm güzelliklere odaklanıp,
Nefesi vermeyi aklımdan çıkarmış, gidiyorum.
Böyle yolculukların en güzel tarafı,
Haberin yok bir sonraki karedeki manzaradan…
Nasıl da şanslı hissediyorsun kendini, keyiflisin.
Gün içinde farkına varmadığın saniyeler bile,
Yıllarını devirmiş yaşlı bir kadının elleri gibi ne kadar belirgin…
Beklemiyordum…
Gözümün önüne geldi.
Bir kuş havalandı en son,
Doğa şimdi yangın yeri…
Rahat koltuk çıkardı tüm dikenlerini,
Tuttuğum nefes beni boğdu,
Tutamadığım gözyaşları yangını söndüremedi.
Bir anda kapalı bir kutu gibi hissettiğim bu yerde,
Ben senden uzakta,
Sen şimdi en uzakta,
O çizgili ellerini salladığını göremeden,
O belirgin saniyeler çaldı bekleyen nefesleri…
Henüz ben yaşamın farklı büyüsünü farkedemeden…
KESTİK
İlk nefesle başladık…
Göbek bağını kestik.
Büyüdük hemen, emmeyi kestik.
Düştük, kalktık, ellerimizi kestik.
Uçurtmalar uğruna, çıtalar kestik.
Sıra geldi önümüze, defter kaplanacaktı, kağıtları kestik.
Tenefüsteki terden hasta düştük, oyunları yarıda kestik.
Yeni bir heyecanla tanıştık, nefesi kestik.
Sevdik, dünya ile bağı kestik.
Üzülmedik mi? Yemeyi, içmeyi de kestik.
Tanıştıkça tanıdık, ilişkileri kestik.
Dünya’ya ikinci adımı attık, kurdeleyi kestik.
Telefonlar susmadı bir ara, sohbetleri kalacağı yerden kestik.
Fazlasıyla çalıştık, uykulardan, rüyalardan kestik.
Sofralarda başka güzeldi be hayat, ayakları yerden kestik.
Devretme zamanı geldi, elimizi ayağımızı kestik.
Can sıkıntısından neyi keseceğimizi bilemedik.
Hayat boyunca asıp kestik anıları da,
Yarından umudu hiçbir zaman kesmedik, kesemedik.
Hep bekledik…
HUZUR
Aç gözünü.
Deniz ile gökyüzünün birleştiği şeride,
Ve renk tonlarının arasından yükselen,
Ufuğun aydınlığına…
Dön yüzünü.
Güneş parlıyor işte karşında.
İlk kez mi hissetmiştin soğuğu?
Merak etme, şimdi ısınırsın.
Özgürlüğe aç kollarını.
Derin bir nefes çek içine.
Yaktığına bakma, alışırsın.
Son kez yaşamak için ağlıyorsun sonuçta…
Korkma! Rahatla biraz.
Dünya’nın en huzurlu yerine hoş geldin.
Sıkça sığınacağın yer burası…
Hiç kimsenin seni kovamayacağı yer, burası…
Aldanma sessizliğe.
Sen yokken kıyameti koparıyordu.
Artık sen varsın.
Kalp atışını yasla ona, ihtiyacı var duymaya.
Şimdi vakti değil konuşmanın,
Ama hazırla kendini bir yandan,
Söylenişi çok kolay ve hayatın anlamını dört harfe indiren kelimenin sahibine;
ANNE’ne.
YASTIK
“Bize” gelince sonsuza,
“Bana” kalınca boşluğa uzanan yolculukların yoldaşı,
Bozdura bozdura harcağımız rüyaların,
Sessizliğin tarafına bakarken,
Yer çekimine yenik düşen damlaların kumbarası…
Ne kerameti vardı şu yastığın,
Ve onca harfi barındıran kelimeler dururken,
Beyine bir mermi gibi vuran,
Tek harfli haykırışların susturucusu;
Yüksek duvarlarının…
Peki başını yastığa gömüp,
Varlığı açıkta, dünkü meşhur, bugün ki el kişi,
Ne yapmaktasın?
Kaybettiklerini yattığın yerde arıyorsan,
Bir ömür boyu tek yastıkta kocarsın.
UÇURTMA
Mektubunun birinde,
“her insan kaderini kendi yazar” yazmıştı dedem.
Doğru.
Bir adım atarsın, acı çekersin.
Bir adım atarsın, sabır çekersin.
Bir adım daha atsan, belki de mutlu hissedersin.
Peki, ilk emeklediğimiz heyecanı yaşadık mı yeniden?
Birinden kaçarken kahkahayı bastık mı derinden?
Bunlar çocuklukta mı kaldı diye geçirirken,
Bir adım daha atarsın ki uçar kalırsın.
Aklında bilmem kaç karış havadadır seninle.
Sonra bakmışsın, beklemediğin bir yerden,
Aklını da alırlar, bir uçurtma gibi çekerler ipinden.
KADIN
Kadının bir resmini de ben çizdim,
Aklımın bir köşesinde saklanmış gizliden…
Derinlere indikçe yansıması yüreğime vuruyor,
Israrla yükselen ritimlerin kontrolü altında beden,
Nasıl korkmasın seni kaybetmekten.